11.SINIFLAR

monreo doktirini

ABD’NİN Monroe Doktrini: http://www.bartleby.com/124/monroe.gif

James Monroe, Demokratik-Cumhuriyetçi Parti'den, 5. ABD başkanı seçilmiştir. 1817 - 1825 yılları arasında başkanlık yapmıştır. Monroe doktrini ile tanınır. 'Amerika Amerikalılarındır' deyişi ünlüdür

 

 

Doğum28 Nisan 1758, Monroe Hall, Virginia, ABD

Ölüm4 Temmuz 1831, New York, New York, ABD

Başkanlık süresi4 Mart 1817 – 4 Mart 1825

 

 

Monroe doktrini, Amerikan Cumhurbaşkanı Monroe'nin, 2 Aralık 1823'de "Monroe Doktrini" olarak bilinen prensiplerini kongreye sunduğu doktrin. Öngördüğü hususlar şöyle idi:
a. Elde ettikleri ve sürdürdükleri özgür ve bağımsız durumları ile Amerika Kıt'aları bundan böyle Avrupa devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu   olamaz.
b. Kutsal İttifak Devletleri'nin siyasal sistemi Amerika'nınkinden tamamen farklıdır. Kendi sistemlerini bu yarım kürenin herhangi bir yerinde yaymak için yapacakları herhangi bir girişimi barış ve güvenliğimiz için tehlikeli görürüz.
c. Avrupa ülkelerinin herhangi birinin mevcut kolonilerine, ya da ona tabi olan bölgelere hiç müdahale etmedik ve etmeyeceğiz.
d. Avrupa devletlerinin kendilerini ilgilendiren sorunlar yüzünden yaptıkları savaşlarda hiçbir zaman taraf tutmadık ve böyle bir davranış siyasetimize de uymaz. "

 

 

I. Dünya Savaşı'nın Sonuçları

● Viyana Kongresi'yle temeli atılan ve 1914'e kadar gelen Avrupa'nın siyasi haritası ve güç dengesi büyük bir değişikliğe uğradı.

● Rus, Alman, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorlukları yıkılmış yeni milî devletler kurulmuştur.

 

 

● Savaştan en kârlı çıkan devletler en başta İngiltere olmak üzere Fransa, İtalya ve Japonya gibi İtilaf Devletleri oldu.

 

 

● İttifak devletlerinin parçalanmasıyla oluşan siyasi boşluğu İngiltere ve Fransa kendi siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda doldurmaya çalıştı.

 

 

● Yeni savaşların çıkmasını engellemek ve dünya barışını korumak amacıyla Milletler Cemiyeti kuruldu.

 

 

● Wilson İlkelerinde reddedilen sömürgecilik yerine İngiltere ve Fransa sömürge bölgelerinde "manda" yönetimleri kurdu. Sömürgecilik mandacılığa dönüştü.

Sömürge yarışı Osmanlıların Orta Doğu toprakları üzerinde yoğunlaştı.

 

 

Milliyetçilik giderek güçlendi. Yeni ulus devletler kuruldu. Demokratik rejimler yanında baskıcı (totaliter) rejimler ortaya çıktı.

 

 

Sınırların çizilmesinde etnik özelliklere dikkat edilmemesi "azınlık meselesini" ortaya çıkardı.

 

 

Barış antlaşmalarının şartlarının oldukça ağır olması başta Almanya'nın tepkisine neden oldu. Bu durum II. Dünya Savaşı'na ortam hazırladı.

 

E) SOVYETLER BİRLİĞİNİN KURULUŞU VE GÜÇLENMESİ

 

 

● 1917 yılına gelindiğinde Birinci Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri Çarlık Rusyası üzerinde giderek yoğunlaştı. Hayat şartlarının ağırlaşması, yolsuzluk ve vurgunların artması her kesimden insanların Çarlık yönetimine büyük tepkiler göstermesine neden oldu.

 

 

Petersburg'da kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede her tarafa yayıldı. Zor durumda kalan Çar II. Nikola iktidardan çekildiğini açıkladı.

● Duma (Meclis) üyeleri tarafından kurulan geçici hükûmet yetkiyi aldı. Geçici hükûmeti ilk başlarda destekleyen Bolşevikler sürgündeki Lenin’in ülkeye dönmesiyle geçici hükûmeti devirmeye karar verdiler. "barış, toprak ve ekmek" vadeden Bolşeviklere destek gittikçe arttı. Ekim 1917 Devrimi ile Bolşevikler yönetimi ele geçirdiler.

 Petersburg’ta gösteriler sırasında askerler ve halk bir arada görünürken

Bolşevikler iktidarı ele geçirdikten sonra Lenin başkanlığındaki hükûmet, ilk iş olarak, Çarlık yönetiminin yapmış olduğu gizli anlaşmaları açıkladı ve I. Dünya Savaşı'ndan çekilme kararı aldı. Ardından İttifak devletleriyle Brest-Litowsk Antlaşması’nı imzaladı.

 

Lenin başkanlığındaki yeni hükûmet; "Köylülere toprak, aç olanlara ekmek, Sovyetlere iktidar ve Almanya ile barış" olmak üzere dört temel hedef belirlemişti.

 

 

 

●  İtilaf Devletlerinin desteğiyle Çarlık yanlısı Beyaz Ordu kuruldu. Beyaz Ordu ile Bolşeviklerin kurduğu Kızıl Ordu arasında 3 yıl boyunca bir iç savaş yaşandı. Bolşeviklerin zaferiyle sonuçlanan iç savaşın da etkisiyle ekonomik düzen altüst oldu. Milyonlarca insan kıtlık yüzünden hayatını kaybetti.

 

Lenin bitme noktasına gelen ekonomiyi canlandırmak amacıyla N.E.P (novaya ekonomiçeskaya politika) adı verilen yeni bir ekonomik politika ilan etti.

 

 

N.E.P

( Novoya Ekonomiçeskaya Politika)

Lenin’in bitme noktasına gelen ekonomiyi canlandırma politikasıdır. Tarım ürünlerine el koymaktan vazgeçildi. Ürünleri pazarlama özgürlüğü verildi. Yabancı sermayeye bazı imkânlar verildi. Devlet büyük sanayi yatırımları yaptı.

 

Bu politikayla; tarım ürünlerine el koymasından vazgeçilerek, köylülere ürünlerini pazarlama özgürlüğü verildi. Tüccara ve küçük esnafa kolaylıklar sağlandı. Yabancı sermayeye bazı imkânlar tanındı. Ancak devlet büyük sanayi yatırımları ve ulaşım üzerindeki egemenliğini devam ettirdi.

 

Marksizim: Karl Marx (1818–1883) ve Lenin (1870–1924) siyasal ekonomik ve toplumsal doktrini, SSCB ve tüm sosyalist ülkelerde başlı başına bir bilim dalı olarak öğretilen resmi ideolojisidir. Sınıf çatışmasını tarihin itici gücü olarak gören bu doktrin ateizm, proleterya (işçi sınıfı), diktatörlüğü ve komünist partinin merkezî rolü gibi kavramlar etrafında yapılanmıştır.

 

Eski Rus İmparatorluğu federasyona dönüştürülerek 1 Ocak 1923'te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu. Bütün yönetimin Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin elinde olduğu bu yeni devlet; sosyalist, özerk ve demokratik cumhuriyetler olmak üzere otuza yakın farklı statüdeki devleti bünyesinde barındırıyordu

 

 

Lenin'in ölümünden sonra iktidar mücadelesini kazanan Stalin döneminde öz kaynaklara dayalı bir kalkınma politikası izlenmeye başlandı.

Tarımda küçük toprakların makineleşmiş büyük çiftliklere dönüşmesi için "kolektifleştirme" politikası izlenmiştir. Ancak bu politika halkın büyük tepkisine yol açmış, yüz binlerce insanın ölümüne yol açmıştır.

 

Bununla beraber ağır sanayide önemli ilerleme sağlandı.                                                          Eski fabrikalar modernleştirildi.                                                                                                      Traktör, demir ve çelik üretiminde artış sağlandı.

1950'den sonra Sibirya'daki petrol, gaz ve maden rezervleri işletilmeye başlandı.

 

Stalin döneminde toplum üstünde baskıcı bir yönetim benimsendi.                                                 Yönetime muhalefet edenler tasfiye edildi.                                                                                            Resmî ideoloji “sosyal eşitlik” prensibi olduğu hâlde toplumda ve gelir dağılımında dengesizlik vardı. İşçilerin hayat statüsünün iyi olmasına karşı köylüler büyük bir sefalet içinde yaşıyordu.

 

 

1930'dan itibaren herkese eğitim öğretim mecburi hâle getirildi. Bilim ve teknoloji alanlarında büyük gelişmeler sağlandı. Rus ordusu dönemin en güçlü ordularından biri oldu.

 

 

Avrupa’nın doğu kesimiyle, Asya'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²’lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi

 

 

Nüfus bakımından da 293.047.571 (Haziran 1991) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasi ve askeri güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği                                                                                                                                           batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya,                                                                                                                          güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu.                                                                                       Kuzey ve doğu sınırlarını ise Kuzey Buz Denizi ve Büyük Okyanus çiziyordu.

 

 

 

 

SSCB: Rusya, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermeni, Estonya, Gürcistan, Kazak, Kazak, Kırgız, Letonya Litvanya, Moldova, Ukrayna, Tacik, Türkmen ve Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinden meydana gelmiştir.

a) Sovyet Dış Politikası

 

 

1917 Ekim Devriminden sonra 1921’e kadar Bolşevikler önce                                     içerde Çarlık taraftarlarına karşı rejimlerine güvence altına almıştır.                          Bu dönemden sonra Çarlık Rusya’nın hâkimiyet kurduğu bölgeler tekrar işgal edilmiştir. Aynı zamanda İtilaf Devletlerine karşı sınırlar güvence altına alınmaya çalışılmış, Türkiye gibi İtilaflarla mücadele halinde olan ülkelere destek sağlanmıştır.

 

Komünist Rejimi güvence alan Rusya İkinci Dünya Savaşı’na kadar rejimini Doğu Avrupa’ya ve Asya’ya ihraç etmeye çalışmış, 1930’lardan sonra ise Almanya ve İtalya’nın saldırganlığına karşı ittifak arayışları içerisine girmiştir. Bununla beraber Doğu Avrupa ülkelerine siyasi rejimini ihraç etmek için faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.

c) Basmacı Hareketi

 

1918 yılından itibaren Türkistan'ın bağımsızlığı için ortaya çıkan millî ayaklanmalara ve mücadeleye Basmacı hareketi denir.

 

Bolşevik İdaresi bu mücadeleye katılanların daha önce “ çete ve basmacılık” faaliyetlerine katıldığını öne sürerek bu Milli Mücadeleye “ Basmacılık” demişlerdir.

 

Basmacı Hareketi 1918 yılında Korbaşı Ergaş'ın liderliğinde Hokand şehrinde başladı ve kısa zamanda tüm Türkistan’a yayılmıştır.

 

 

İsmail Gaspıralı           Yusuf Akçura

 

1921’e kadar Türkistan’da geçici hükümetler kurulmuş ancak başarı sağlanamamıştır. Enver Paşa'nın 8 Kasım 1921'de Türkistan'a gelip başa geçmesiyle daha da şiddetlenmiştir.

 

Enver Paşa’nın Türkistan'daki millî mücadelelerin başkumandanı olmasından sonra Ruslar önemli kayıplar verdiler ve 19 Nisan 1922'de barış istemek zorunda kaldılar.

 

Fakat Enver Paşa, "Barış antlaşmasının ancak Türkistan topraklarındaki Sovyet askerlerinin çekilmesinden sonra söz konusu olabileceğini belirterek" bu teklifi reddetti. Bu sıralarda Semerkant şehrinde Türkistan Türk Müstakil İslâm Cumhuriyeti kurulmuştur.

 

1922’de başlayan Sovyet genel saldırısında Enver Paşa’nın şehit edilmesi üzerine mücadele zayıflamıştır

 

Basmacı Hareketi’nin başarıya ulaşamamasında,                                     1.Korbaşı denen Türkistanlı liderlerin kendi aralarında düzenli bir birlik ve merkezî bir kumandanlık kuramamaları,                                              2.savaşlarda tank, uçak, top ve zehirli gaz gibi silâhlar kullanan Ruslara karşı mücahitlerin makineli tüfeklerinin bile olmayışı 3.dışarıdan yardım alamamaları  etkili olmuştur.