11.SINIFLAR

Osmanlı Devleti’nde Ekber ve Erşed Sistemi

Osmanlı Devleti’nde Ekber ve Erşed Sistemi

Osmanlı Devleti’nde Padişahlık babadan oğula geçmekteydi. Şehzadeler, yönetimde tecrübe kazanması amacıyla yetiştirilmek için sancaklara gönderilir                                                                            Merkezî otoriteyi güçlendirmek için I. Ahmet Dönemi'nde (1603-1617) bu sisteme son verilerek Ekber ve Erşed Sistemi'ne geçildi.

Veraset sisteminde yapılan bu değişiklikle hanedanın en büyük (ekber) ve en olgun (erşed)üyesi padişah olacaktı.

 

Bilgi ve tecrübeden yoksun kalan şehzadeler, padişah olunca devlet adamları ve saray kadınlarının etkisi altında kalmışlardı.

 

Ekber ve Erşed Sistemiyle şehzadelerin sancağa çıkma usulü sona ermiştir. Böylece şehzadelerin tamamen saray içinde yetiştiği kafes usulüne geçilmiştir.

LAYİHA, Osmanlı Devleti bürokrasisinde taslak veya rapor türü belgelere verilen addır. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren devlet düzeninde açığa çıkan olumsuzlukların giderilmesi için tavsiye niteliğindeki görüş metinleridir.

Sorunların temeline inmek amacıyla Koçi Bey, Kâtip Çelebi, Ayni Ali Efendi ve diğer devlet adamlarına raporlar (risale-layiha) hazırlatıldı

Osmanlı Devleti'ni tekrar eski gücüne ulaştırmak amacıyla II. Osman ve IV. Murat gibi hükümdarlar ile Tarhuncu Ahmet ve Köprülüler gibi sadrazamlar döneminde ıslahat yaptı.

Lale Devri’ndeki Yeniliklerin Sosyal Hayata Etkileri

LALE DEVRİ, 1718’de imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayan ve 1730’da Patrona Halil İsyanı ile sona eren dönemdir.                  Osmanlı padişahı III. Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Damat
İbrahim Paşa’nın sadrazamlık dönemini kapsayan zevk, eğlence, barış, yenileşme ve sivil reformların görüldüğü bir dönemdir. İstanbul’da Haliç ve Boğaziçi başta olmak üzere lale yetiştirildiğinden dolayı ilk defa Yahya Kemal Beyatlı bu devir için “Lale Devri” tabirini kullanmıştır.




LALE DEVRİ YENİLİKLERİ

Avrupa’ya ilk defa geçici elçiler gönderildi. (Paris, Viyana, Varşova, Lehistan ve Rusya)

Lale devrinde ordu yeniden düzenlendi,                                                                   İstanbul'da itfaiye teşkilatı kuruldu                                                                İstanbul yeniden imara başlandı. Yeni köşkler,saraylar yapıldı.                     Türklere ait ilk basımevi açıldı.                                                                                    Yalova'da bir kağıt fabrikası kuruldu.                                                                      Dokumacılıkü çinicilik yapımevleri çoğaldı.                                                     Sanat ve bilim korundu.


Almanya’nın Mainz (Meynz) kentinde Johann Gutenberg (Yohen Gutınberg) hareketli harflerle baskı tekniğini 1440’lı yılların sonuna doğru buldu ve 1452-1455 yılları arasında hareketli harflerle iki ciltlik İncil basıldı. İstanbul'da ilk Rum matbaası Rum rahibi Nicodemus Metaxas (Nikodmus Metakıs) tarafından 1627’de açılmıştı. Beyoğlu’nda faaliyete geçen bu matbaanın bastığı ilk eser “Museviler Aleyhine Bir Risale” adlı eserdi.

İbrahim Müteferrika matbaanın önemini anlatmak için kitap basımının faydalarını içeren "Vesîletü't Tıbâa'yı" hazırlayarak sadrazama sunmuştur.


İbrahim Müteferrika ile Mehmet Said Efendi'ye, III. Ahmet'in fermanı   ve şeyhülislamın fetvası ile ilk Türk matbaasını kurma izni verildi.        ilk ( 1729) basılan eser, kaynaklarda “Vankulu Lugatı” adıyla geçen “Sıhahul Cevheri” tercümesiydi.

OSMANLI İLİM VE İRFAN GELENEĞİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI

 

Kâtip Çelebi


 

Kâtip Çelebi 1609-1657 yılları arası yaşamış, XVIII. yüzyıl Türk bilim dünyasının pozitif ve hür düşünceyi savunan ismidir                                                                                       “Düstûrü'lAmel”adlı risalesinde devlet düzenine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur.     Avrupalıların, özellikle Yunanlıların coğrafya konusundaki bilgileriyle İslam yazarlarının bilgilerini kıyaslayıp "CİHANNÜMA’’ adlı eserini hazırlamıştır.

EVLİYA ÇELEBİ




Evliya Çelebi 1611-1685 yılları arasında yaşamış Türk tarihinin en önemli seyyahlarından biridir. Hayatı hakkında bilinenler seyahat hatıralarını topladığı on ciltlik muazzam eserine dayanır.                                                                                                                                             Seyahatname isimli eserinde "Rum, Arap, Acem, İsveç, Leh ve Çek’te 7 iklim, 18 padişahlık yerini 51 yıl boyunca gezip dolaştığını" anlatmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatname’yi 1630-1681 tarihleri arasında yazdı. Seyahatname, Osmanlı Devleti’nin adeta fiziki yapısının yazıya dökülmüş bir maketini ortaya koymak için kaleme alınmış bir eserdir

NAİMA EFENDİ


 

Naima Osmanlı Devleti’nin ilk resmî tarihçisi, vakanüvisidir. 1655-1716 yılları arasında yaşadı

 

Asıl ismi Mustafa’dır. Naima ise mahlasıdır. En önemli eseri Naima Tarihidir.

Eserde gelecekte olabilecek olayların kurgusu vardır. Eserin başka bir özelliği ise olayın perde arkasını sağlıklı bir şekilde neden- sonuç ilişkisi içinde vermesidir.

YANYALI ESAD EFENDİ


XVIII. yüzyılın önemli bir düşünürü olan Mehmet Esad XVIII. yüzyılın ilk yarısında büyük bir üne  kavuşmuştur. Devrin bilginleri tarafından Esad Hoca, Esad Efendi olarak anılmıştır. Yunanistan’ın Yanya şehrinde doğduğu için eserlerinde "Yanyavi’’mahlasını kullanan Esad Efendi 1731’de vefat etmiştir Bilgi ve birikimiyle ulema ve devlet adamlarının takdirini kazandı. Devrinin âlimleri kendisine “Muallim-i Salis (Üçüncü Öğretmen)"unvanını verdi. Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın isteğiyle Aristo’nun “Fizika’’ eserini Arapçaya çevirmiştir.