11.SINIFLAR

ege ve yunan uygarlığı,iroma imparatorluğuskender imp,

EGE VE YUNAN UYGARLIĞI

                Ege ve Yunan Uygarlığı, Ege Denizi’nde ki adalar, Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı ve Güneybatı Anadolu’da yaşayan toplulukların meydana getirdiği uygarlıklardır.

1-GİRİT MEDENİYETİ:                            

Ege medeniyetlerinin en eskisi Girit’te kurulmuştur.  Geçiş yolunda olduğu için çeşitli kültürlerle etkileşim içinde olmuştur.

Girit’te insanlar ev yapımı yanında mezar yapımına da önem vermişlerdir. Bu mezarlarda altın ve gümüş eserler, fildişi mühürler, taş veya bakırdan yapılmış türlü aletler, çifte baltalar çıkarılmıştır.

Giritliler, güçlü bir donanmaya sahip olduklarından adadaki saray ve şehirlerin etrafına sur yapma ihtiyacı duymamışlardır. Tarihin ilk denizcilerinden biri olan Giritliler, ticaret alanında ilerlemişlerdir.

 

2-MİKEN MEDENİYETİ:

M.Ö. 2000 yıllarında Orta Avrupa’dan gelen Akaların Yunanistan’a yerleşmelerinden sonra kurulmuştur. Büyük saraylar ve anıt mezarlar yapmışlardır. Dini yönden Giritlilerden etkilenen Miken halkı, mezarlara ölüyle birlikte değerli eşyalar koyarak ölümden sonra yeni bir hayatın başladığı görüşünü benimsemişlerdir.

Mora yarımadasında ortaya çıkan Miken medeniyeti Çanakkale Boğazı’na sahip olabilmek için Truvalılar ile savaşlarıyla tanınmışlardır. Bu savaşlar Homeros’un İlyada Destanı’na konu olmuştur. Orta Avrupa’dan Yunanistan’a gelen Akaların kurduğu bu devlete Dor’lar son vermiştir.

 

3-YUNANİSTAN

Akalardan Yunanistan’ı alan Dor’lar yunan medeniyetinin temelini oluşturdular. Dor şehirlerine zamanla polis denilmeye başlandı. En ünlü Yunan şehirleri Atina, Isparta, Korint ve Tebai’dir. Yunan şehir devletleri MÖ IV. yüzyılda Makedonya egemenliğine girmiştir.

 

Yunan uygarlığının önemli özellikleri şunlardır:

-Yunanistan’da her polis (şehir) ayrı bir devletti. Bu şehir devletleri iç ve dış siyasetlerinde bağımsızdı. Kanunlarını kendileri yapıyor ve uyguluyorlardı. Şehir devletleri başlangıçta krallar tarafından yönetiliyordu. Ancak asillerin güçlenerek idareyi ele geçirmeleri üzerine aristokratik hükümetler kurulmuştur.

Uyarı:

Yunanistan’da şehir devletlerinin bulunması iç çatışmalara neden olmuş ve siyasal birliğin kurulmasını engellemiştir.

 

-Yunanistan’da ticaret hayatının gelişmesi sonucunda tüccar, sanayici, gemici ve sanatkarlardan oluşan orta sınıf doğmuştur. Yönetime katılmak isteyen orta sınıf köylülerle birleşerek soylularla mücadele etmişlerdir. Bu mücadeleler sonucunda Solon ve Klistenes Kanunları ile sınıflar arasındaki ayrıcalıklar kaldırılmaya çalışılmıştır.

Bu kanunlar ile;

Köylülerin borçları affedilmiş, borcunu ödeyemediği için köle durumuna düşenlere özgürlükleri geri verilmiştir.

Sınıf farklılıkları ortadan kaldırılmıştır.

Halk  meclisleri açılarak, halkın yönetimde söz sahibi olması sağlanmıştır.

İlk Çağ’da demokratikleşme süreci başlatılmıştır.

-Kölelerin güçlenmesinden ve ayaklanmasından çekinen Yunan şehir devletleri büyük askeri güç bulundurmuşlardır. Isparta kara, Atina ise donanma yönüyle Yunanistan’ın en güçlü ordusunu kurmuştur.

-Çok tanrılı bir inanışa sahip olan Yunanlılar, tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdir. Yunanistan’da Fikri gelişmeyi sınırlandırmayan ve fedakârlık gerektirmeyen bir din ortaya çıkmıştır. Çok sayıdaki yunan tanrılarının Olympos dağında oturduğuna inanılırdı.

-Yunanlılar tanrılarının yardımını almak veya öfkesini yatıştırmak için spor, müzik ve şiir yarışmalarına önem vermişlerdir. Bunların en ünlüsü ilk kez MÖ 776’da kutlanan ve dört yılda bir tekrarlanan Zeus adına düzenlenen olimpiyat oyunlarıdır. Olimpiyatlar Yunan toplumunun kaynaşıp ortak bir kültür oluşturmalarına katkıda bulunmuştur.

-Yunanlılar kolonicilik faaliyetlerinde gelişmişlerdir.

Yunanlıların koloniler kurmasında etkili olan nedenlerden bazıları şunlardır:

1- Ülkenin küçük ve dağlık olması

2- Tarıma elverişli toprağın az olması ve nüfusun artmasıyla toprak ihtiyacının artması

3-Ticaret ve sanayinin gelişmesi, macera peşindeki insanların yurt aramaları

 

-Yunanlılar Akdeniz ve Karadeniz’in çeşitli yerlerinde koloniler kurmuşlardır.

Bu sayede,

1-Ticaret faaliyetlerini geliştirmişlerdir. Bunun sonucunda Yunanistan’da güçlü bir tüccar sınıfı ve ticaret filosu ortaya çıkmıştır.

2-Yeni topraklar üzerinde hakimiyet kurmuşlardır.

3- Yunan kültürü değişik bölgelerde tanınmıştır.

 

-Yunanistan’da MÖ V. yüzyılda tarih bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. Yunanistan’da tarihçilik Heredot’la başlamış ve Tukidides ile en yüksek seviyeye ulaşmıştır.

-Yunanlılar felsefe, tarih, aritmetik, geometri, tıp ve astronomi alanlarında ileri gitmişlerdir. Felsefe, Batı Anadolu’da doğmuş, Yunanistan’da gelişmiştir. Yunan felsefesinin temsilcileri Sokrat, Eflatun ve Aristo’dur.

-Yunanlılar MÖ VIII. yüzyıl başlarında iyonyalılardan Fenike alfabesini alarak kullanmışlardır. En eski ve en önemli edebi eserleri Homeros’un İlyada ve Odise destanlarıdır. Batı Anadolu kıyılarında ortaya çıkan bu destanlar, eğitim ve milli birlik duygularının pekiştirilmesi yönüyle Yunanlıları etkilemiştir.

-Yunan sanatının en önemli eserleri mimari, resim ve heykeltıraşlık alanlarında ortaya çıkmıştır. Yunan uygarlığının egemen olduğu yerlerde birçok tiyatro, tapınak, tanrı ve insan heykelleri yapılmıştır.

 

4-İSKENDER İMPARATORLUĞU:(MÖ.359 – MÖ.323)

Makedonya Kralı II. Filip, Yunan şehir devletlerini birleştirerek Helen Birliği’ni kurdu. II. Filip’in öldürülmesinden sonra yerine geçen İskender, Yunan şehir devletlerindeki ayaklanmaları bastırarak bunları Makedonya Devletine bağlamıştır. Daha sonra güçlü bir ordu ile Asya Seferi’ne çıkmıştır.

İskender MÖ 334’te Çanakkale Boğazı’ndan Anadolu’ya geçerek;

• Persleri, Garanikos ve Issos Savaşlarında iki kez yenmiştir.

• Anadolu, Suriye, Mısır ve Mezopotamya’yı hâkimiyet altına almış, doğu seferini devam ettirerek Hindistan’a kadar ulaşmıştır.

Bu dönemde Mısır’da kendi adıyla anılan İskenderiye şehrini kurmuştur. İskender, Hindistan’a girdiğinde ordusunda yorgunluk ve isteksizlik belirtileri baş gösterince Babil’e dönmüş, burada hastalanmış, MÖ 323 tarihinde ölmüştür. İskender’in beklenmedik bir zamanda, varis bırakmadan ölümü üzerine kurduğu imparatorluk parçalanmıştır.

 

Uyarı:

İskender bu seferle birlikte Yunan medeniyetini doğuya taşımıştır. Doğu medeniyetinin Yunan medeniyetiyle kaynaşması sonucunda  Hellenistik Medeniyet ortaya çıkmıştır.

Bu medeniyetin oluşmasında Yunan, Anadolu, Mezopotamya, Mısır  ve  İran medeniyetlerinin katkıları olmuştur. Helenistik Medeniyet MÖ 330 – MÖ 30 yılları arasında etkili olmuştur.

 

İskender’den sonra kurulan devletler şunlardır;

-Ptolemeler Krallığı, (M.Ö. 321 – 30), (Mısır)

-Antigonitler Krallığı, (M.Ö. 279- 168), (Makedonya)

-Selevkoslar Krallığı, (M.Ö. 321 – 64), (Trakya’dan Hindistan’a kadar uzanan topraklarda)

Selevkos’un M.Ö. 280 yılındaki ölümü üzerine ülkesi parçalandı ve yeni krallıklar kuruldu. Bunlar;

-Bitinya Krallığı (Kuzeybatı Anadolu)

-Pontus Krallığı (Karadeniz’in güney kıyıları)

-Kapadokya Krallığı (Orta Anadolu)

-Bergama (Pergamon) Krallığı (Batı Anadolu)’dır.

                Uyarı:

– Bu Dönemde yetişen en ünlü bilim adamları Arşimet, Hipparhos ve Erastostenes’tir.

-Büyük İskender, Babil ve İskenderiye’de dünyanın en büyük kütüphanelerini kurmuştur.

-Bergama, Efes, Milet başlıca kültür merkezi olmuştur.

-Bergama krallığı döneminde koyun ve keçi derisinden parşömen kâğıdı icat edilmiştir. Bununla birçok eserin günümüze ulaşmasını sağlamışlardır.

 

10-ROMA İMPARATORLUĞU:(MÖ.753 – MS.395)

Roma İmparatorluğu’nun temelini  Avrupa’dan göç eden İtalikler ile Batı Anadolu’dan göç eden Etrüskler ve yerli halk olan Latinler atmıştır. Etrüsklerin dil ve kültür açısından Türklerle akraba oldukları tespit edilmiştir.

M.Ö. 753 yılında bir şehir devleti olarak kurulan Roma İmparatorluğu disiplinli, planlı ve teşkilatlı hareket ederek kısa sürede Avrupa, Anadolu, Suriye, Filistin, Mezopotamya ve Kuzey Afrika’nın tamamına hâkim olmuştur.

Roma İmparatorluğu’nda Krallık (MÖ. 735 – 510), Cumhuriyet (M.Ö. 510 – 27) ve İmparatorluk (MÖ. 27 – M.S. 395) dönemleri yaşanmıştır.

Kavram Bilgisi:

Aristokratik Cumhuriyet: Seçme ve seçilme hakkı gibi siyasal hakların yalnız soylulara ait olduğu yönetim şeklidir. İlk Çağda Yunanistan ve Roma’da görülmüştür.

 

Roma toplumu  Patriciler, Plepler ve Köylüler olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır. Roma’da patriciler (soylular) ile plepler (Roma’ya sonradan gelen halk) arasında çatışmalar yaşanmış, plepler bütün siyasal ve sosyal hakları ellerinde bulunduran patricilere karşı isyan etmişlerdir. Bu çatışmaları önlemek isteyen Romalılar, Yunan kanunlarından yararlanarak 12 Levha Kanunları’nı yapmışlardır (M.Ö. V. yüzyıl). Roma hukuku II. ve III. yüzyıllardaki düzenlemelerle mükemmel hale gelmiştir. Roma’nın yaptığı ilk yazılı kanunlar olan Oniki Levha kanunları pek çok devletin hukukuna temel olmuştur.

Uyarı: Günümüz Batı dünyasında uygulanan hukuk kurallarının temeli Roma hukukuna dayanır. Bu hukuk kuralları bazı değişikliklerle Bizans hukuku adıyla Doğu Roma’da da yürürlükte kalmıştır.

Roma İmparatorluğu önceleri çok tanrılı bir inanışa sahipti. Hıristiyanlığın yayılmaması için çok sert tedbirler almışlar fakat başaramamışlardır. 313 Milano fermanı ile Hıristiyanlığı serbest bırakmışlardır. 381 de de Hıristiyanlık Roma’nın resmi dini olmuştur.

Romalılar; Fenikeliler, İyonyalılar ve Yunanlıların geliştirdiği alfabeye son şeklini kazandırmışlar ve Latin Alfabesi’ni oluşturmuşlardır. Mısır’dan aldıkları Güneş yılı esaslı takvimi, Sezar ve Papa XIII. Gregor dönemlerindeki düzenlemelerle bugün kullandığımız Miladi Takvim haline getirmişlerdir.

Mimari alanında ilerleyen Romalılar, Yunanlılardan aldıkları yapı şeklini, Etrüsklerden aldıkları kemer ve kubbeleri eserlerine başarıyla uygulamışlardır.

Romalılar Anadolu’da yeni yollar yapmışlar ve ihtiyaç duydukları ürünleri Anadolu’dan götürmüşlerdir.                                             Anadolu’da Romalılardan kalan eserler arasında İstanbul’da Çemberlitaş ve Bozdoğan Kemeri, Ankara’da Avgustos Tapınağı ve Roma Hamamı, Antalya’da Aspendos Tiyatrosu meşhurdur.

Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği kargaşa ve iç savaşlar sonunda Doğu ve Batı olarak parçalanmıştır (395). Bunlardan Batı Roma 476’da, Doğu Roma (Bizans) ise 1453’te yıkılmıştır.

 

-BİZANS İMPARATORLUĞU (DOĞU ROMA İMP.):395 – 1453)

Roma İmparatorluğu’nun Kavimler Göçü’nün yıkıcı etkisinden kurtulamayıp 395’te ikiye ayrılmasından sonra İstanbul başkent olmak üzere Anadolu’da Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) kuruldu. İstanbul aynı zamanda Ortodoks Hıristiyanlarında merkezi olmuştur.

Bizans İmparatorluğu 12 değişik sülale tarafından yönetilmiş ve imparator; başkomutan, başyargıç ve yasa koyuculuk yetkilerini elinde toplamıştır.

Bizans İmparatorluğu’nda kilise imparatora bağlı idi ve Ortodoksların dini lideri patrik imparator tarafından atanıyordu. Bu durum Avrupa’daki kilise ve papanın krallar üzerindeki baskısının tersine imparatorun patrik ve kilise üzerinde baskısının olduğunu göstermektedir.

İstanbul, Bizans Dönemi’nde önemli bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiş, bu dönemde yapılan Ayasofya Kilisesi dünya tarihinin önemli eserleri arasında yer almıştır. Aya İrini, Hora (Kariye Camii), Sergios ve Baküs Kiliseleri, Binbirdirek ve Yerebatan Sarnıçları İstanbul’daki Bizans mimarisinin dikkat çekici örnekleridir.

Bizans doğuda Sasaniler, güneyde Abbasiler ve Balkanlarda da Peçenek, Kuman, Avar Türkleriyle uzun süre mücadele etmek zorunda kaldılar.

Bizans 1071’de Malazgirt Savaşı’nda Türklerin Anadolu’ya girmesini ve Selçuklu Devleti’nin kurulmasını engelleyemedi. 29 Mayıs 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alarak Bizans’ı yıkmıştır.