11.SINIFLAR

İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

İlk Çağ’da dünyanın çeşitli yerlerinde büyük medeniyetler ortaya çıkmıştır. Bu medeniyetlerin oluşumunu ve yayılışını etkileyen faktörlerin belli başlıları coğrafya, iklim ve su kaynaklarıdır.

Orta Asya medeniyeti, su kaynaklarına sahip geniş düzlüklerde kurulup yayılmıştır. Aynı şekilde Mısır

medeniyeti Nil, Mezopotamya medeniyeti Dicle ve Fırat, Hint medeniyeti İndus ve Ganj nehirlerinin; Çin

medeniyeti ise Sarı Irmak’ın kıyılarında kurulmuştur. Ünlü tarihçi Herodot da “Mısır Nil’in bir armağanıdır.”

diyerek su ile uygarlık arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir.

İlk Çağ’da Anadolu, Mezopotamya ve Avrupa’da ortaya çıkan uygarlıklar da Mısır uygarlığı gibi akarsu boylarında kurulup gelişmiştir. Örneğin; Hititler Kızılırmak, Frigler Sakarya, Mezopotamyalılar Fırat ve

Dicle, Romalılar ise Tiber ve Po nehirlerinin kıyılarında uygarlıklar kurmuştur

HİNT MEDENİYETİ

Hindistan’da ilk uygarlık merkezi MÖ 3000 yıllarında İndus Nehri vadisindeki Harappa’da ortaya çıktı. Hint matematikçileri, geliştirdikleri rakam sistemiyle Matematik alanında önemli katkıda bulunmuşlardır. Müzikte bilinen en eski notalama yöntemi de Hint müzisyenlerine aittir. Hintler resim ve

heykel sanatında ileri gitmişlerdir. Şiire de ilgi gösteren Hintlerin bu alandaki başlıca eserleri “Mahabharata” ve “Ramayana” destanlarıdır.

İran Medeniyeti

İran’da ilk büyük medeniyeti MÖ IX. yüzyılda Medler kurdular. MÖ 550’de başka bir İran kavmi

olan Persler Medlerin hâkimiyetine son vererek kısa sürede Anadolu’yu ve Mezopotamya’yı ülkelerine

kattılar. Persler Mısır, Trakya ve Makedonya ile Ege Denizi’ndeki bazı adaları da ele geçirerek sınırlarını

genişlettiler. Ülkelerini satraplık adı verilen eyaletlere bölerek yöneten ve tarihin ilk düzenli posta teşkilatını kuran Persler farklı kavimlerin bir arada ve barış içinde yaşamalarını sağladılar. Ticaretle uğraşarak Lidyalıların başkenti Sardes’ten kendi başkentleri Sus’a kadar uzanan ünlü Kral Yolu’nu yaptılar.

Anadolu Medeniyetleri

“Uygarlıklar beşiği” adıyla anılan Anadolu’da İlk Çağ’ın önemli uygarlıkları kurulmuştur. Bu uygarlıkların başlıcaları; Hititler, İyonlar, Urartular, Frigyalılar ve Lidyalılardır.

Tarihin ilk meşruti krallık yönetimini kuran Hititler hukuk alanında Mezopotamya uygarlıklarından

etkilendiler. Anadolu’nun ilk kanunlarını yapan Hititler aile kurumunu ve özellikle kadın haklarını korumaya yönelik insancıl düzenlemeleriyle hukuk bilincinin gelişimine katkıda bulundular.

Hititler bir yıl boyunca yaşanan olayları kayda geçirmek amacıyla anal adı verdikleri yıllıklar

kaleme aldılar. Hitit kralları tanrılara hesap vermek amacıyla yazdırdıkları bu yıllıklarda kazandıkları

zaferler kadar yenilgilerine de yer verdiler. Böylece objektif tarih yazıcılığının ilk örneklerini sundular.

İlk Çağ’da Van Gölü çevresindeki Urartular tarımsal üretimi arttırmak amacıyla inşa ettikleri barajlar

ve sulama kanalları ile dikkat çektiler.

Gelişmiş bir mimari anlayışa sahip olan

Urartular; kaleler, surlar,saraylar ve tapınaklar inşa ettiler. Ayrıca resim, kabartma, heykel ve kaya oymacılığı gibi süsleme sanatlarının yanı sıra maden işçiliğinde ve kuyumculukta da ileri bir düzeye ulaştılar.

Batı Anadolu’da Gediz ile Küçük Menderes Irmakları arasındaki bölgeye yerleşen Lidyalılar Kral Yolu üzerinde ticaret yaparak büyük bir zenginliğe

ulaştılar. Ayrıca ticarette parayı değişim

amacıyla kullanan ilk topluluk olarak tarihe geçtiler.

Anadolu’ya Boğazlar üzerinden gelen Frigler, Kızılırmak ile Sakarya Nehirleri arasında kalan bölgeye yerleştiler. Dokumacılık, madencilik ve ağaç

işlemeciliğinde ileri giden Frigler, tapetes adı verilen kilimleri ve çivi kullanmadan yaptıkları mobilyaları ile tanındılar.

Ayrıca fibula denilen çengelli iğneleri icat ettiler. Kayaları oyarak yaptıkları kaya mezarlarıve tapınaklarıyla meşhur olan Frigler, Fenike alfabesini

kullandılar. Fabl adıyla bilinen hayvan hikâyelerini dünya edebiyatına kazandırdılar.                                               MEZOPATAMYA MADENİYETLERİ

Mezopotamya Yunancada “iki nehir ortasındaki ülke” anlamına gelir. Bu isim tarihte Doğu Anadolu'dan doğup Basra Körfezi'nde denize dökülen Dicle ve Fırat Nehirlerinin çevresinde kalan topraklar için kullanılmıştır. Asya kökenli bir kavim olan Sümerler MÖ 4000 yıllarından itibaren bu bölgeye

yerleştiler.                                                                                                   Sümerler MÖ 2375’te Lagaş Sitesi Kralı Urkagina ile de tarihin bilinen ilk yazılı kanunlarını yaptılar. Diğer yandan dünya edebiyatının ünlü destanları olan “Gılgamış”, “Tufan” ve “Yaratılış” destanlarını yazdılar.

Geceyi ve gündüzü on ikişer saat olarak hesaplayan Sümerler bir yılı otuzar günden oluşan oniki aya böldüler. Ay ve Güneş tutulmalarının zamanını hesapladılar ve ay yılına göre düzenledikleri takvimi kullandılar. Çarpma ve bölme işlemlerini kolaylaştırmak üzere cetveller hazırlayarak alan ve hacim ölçme yöntemlerini geliştirdiler. Ayrıca daireyi 360 dereceye bölerek geometri ve matematik bilimlerinin temellerini attılar.

MÖ 3000'in sonlarına doğru Arabistan’dan mezopotamya’ya göç eden Amurruların devamı olan Babiller tıp, astronomi ve matematikte ileri gittiler. Ay ve Güneş tutulmalarının zamanını önceden tahmin edip alan ve hacim hesaplamalarıyaptılar.      Hukuk alanında ise 282 maddeden oluşan Hammurabi Kanunlarını meydana getirdiler. Mimaride de gelişme gösteren Babillerin en görkemli sanat eserleri Babil Kulesi ile Babil’in Asma Bahçeleri’dir.

Yukarı Mezopotamya’da yaşayan ve ticaretle uğraşan Asurlular Anadolu’da yaşayan insanlara çivi yazısını öğreterek onların da Tarih Çağlarına geçmesini sağladılar. Asurlular tarihte bilinen ilk kütüphaneyi kurarak arşivcilik faaliyetini başlatan uygarlık oldular. Ayrıca mimarlık, heykelcilik, kabartma ve resim sanatlarında eserler verdiler. Asur sanatının en tanınmış örnekleri Asurluların saraylarının girişinde yer alan insan başlı, boğa vücutlu sfenkslerdir.

Mısır Medeniyet

Ö 4000’e doğru Nil Nehri etrafında gelişmiş bir medeniyet kuran Mısırlılar, Mezopotamyalılar ile

yaptıkları ticaret sırasında öğrendikleri çivi yazısından yola çıkarak hiyeroglif adıyla bilinen kendilerine

özgü resim yazısını geliştirdiler. Yazılarını genellikle Nil kıyısında yetişen papirüs bitkisinin yapraklarından ürettikleri bir tür kâğıt üzerine yazdılar.

Astronomi, matematik ve geometride ileri giden Mısırlılar üçgen ve dörtgenlerin alanlarının yanı

sıra pi (∏) sayısını 3,16 kabul ederek silindirin ve kürenin hacmini hesapladılar. Ayrıca uzun yıllar

süren gözlemlerinin sonucunda yılı 365 gün olarak tespit edip bir günü 24 saate böldüler. Elde ettikleri

bu verileri kullanarak güneş yılına dayalı bir takvim düzenlediler. Ağrı kesiciler kullanarak diş çekimi

ve tedavisi yapan Mısırlılar, ölülerini mumyalamalarından dolayı anatomi, tıp ve eczacılık bilimlerinde de oldukça ilerlediler.

Resim, heykel, kabartma sanatlarında ve mimaride özgün eserler veren Mısırlıların başlıca mimari eserleri firavunların mezar odalarının yer aldığı piramitlerdir  Piramitlerin en büyüğü,

Mısır’ın başkenti Kahire yakınlarındaki Gize’de bulunan 147 metre yüksekliğindeki Keops Piramidi’dir.