11.SINIFLAR

AÇIK SULARDA GÜÇ MÜCADELESİ

 

AÇIK SULARDA GÜÇ MÜCADELESİ

Denizcilik, dünya tarihinde sonucu belirleyici olmamakla beraber, sonuca giden yolları açmada,dünyadaki ekonomik sistemleri değiştirmede, askerî güç dengelerini oluşturmada, toplumdaki kültürel ve sanatsal eğilimleri etkilemede son derece önemli bir etkendir.

 

XVII-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde Ticaret

XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin dış ticaretinde Batı’nın üstünlüğü görülmekteydi. Osmanlı Devleti bu gelişmeler karşısında uluslararası ticaret şirketleriyle ortaklıklar kurarak devletin gücü azaldıkça yetkileri artan büyükelçilerden diplomatik destek alarak ticari varlığını korumaya çalıştı.

Osmanlı Devleti kendi limanlarına yerleşmiş Batılı tüccarların kalıcı olmalarını sağlamak için onlara kapitülasyonlar tanıdı.                                                                                                              Bununla birlikte XVII ve XVIII. yüzyıllarda Doğu Akdeniz’deki ticaret geniş ölçüde uluslararası bir nitelik kazandı.

Batı, bir yandan ham madde alımı diğer taraftan işlenmiş ürünlerin satılmasını

güvence altına almaya çalışarak ticaret yollarını, direk geçiş güzergâhlarını egemenliği altına alma politikalarına yönelmişti

 

OSMANLI DEVLETİ’NİN DENİZ TİCARETİNDE BUNALIM YAŞAMASININ SEBEPLERİ NELERDİR?

1.Dış ticaret dengelerinin bozulması, devletin ihmali                        2.Ticaret ahlâkında bozulma                                                                            3.Ayrıcalıklı konumunu korumak isteyen ayan ve esnafın kaygıları                                                                                                                 4.Batı’da kullanılan yeni tekniklere uyum sağlayamamaları                                                                                                           5.Bazı toplulukların düşmanlık içeren siyasi düşünceleri

6.Uluslararası bir ticaret filosunun bulunmayışı.

 

 

 

Yeni Çağ Avrupası’nın Küresel Güçleri

XV-XVI. yüzyıllarda Avrupa’da “Yeniden Doğuş (Rönesans)” adıyla anılan ve Orta Çağ düşüncesini sona erdiren bir devir başladı.  Rönesans'ın etkisi             Matbaanın icadı ,pusulanın icadı,dayanıklı gemilerin yapılması,hurafelere inanmayan gemicilerin yetişmesi coğrafi keşifleri başlatan sebepler oldu.         Portekiz ve İspanyollar’ın önderliğindeki Coğrafi Keşifler,               1.dünya hakkındaki yanlış ve kısıtlı bilgileri temelinden sarstı ve değiştirdi.     2.Yeni kıtaların keşfi, Avrupa’ya  zenginlik sağladı.                                 3.Dünyanın Portekiz ve İspanyol bloğuna ayrılması, geniş sömürge imparatorluklarının kurulması ile ticaret sahası iç denizlerden dış denizlere taşındı.                                                                                                       4.Avrupa’nın Atlantik sahillerinde yer alan limanları giderek önem kazandı ve süratle gelişti.                                                                                                                              5.Akdeniz ticareti ise 1869’da Süveyş Kanalı’nın açıldığı tarihe kadar bir durgunluk dönemi geçirdi.

6.XVI. yüzyıla kadar bir bölgede hâkimiyet kurmak ve güçlü bir devlet olmak için kara kuvvetleri yeterliyken bu yüzyıldan sonra deniz kuvvetleri de gerekli hâle geldi. 7.Keşfedilen yeni kıtalardaki eski medeniyetler (İnka, Aztek, Maya) acımasızca imha ve talan edildi.                                                                                                                      8. Sömürgeci ülkeler iş gücü ihtiyacını Afrika’dan taşınan kölelerle telafi etti.

 

 İspanya ve Portekiz’in Denizcilik Faaliyetleri

XVI. yüzyılın sonlarına doğru İber Yarımadası’nda İspanya, Portekiz’i zapt ederek siyasi bütünleşmeyi sağladı. İspanya ve Portekiz sömürge imparatorlukları ise uzun ömürlü olmadı.

İspanya ve Portekiz’in çok geniş topraklarına zamanla yeni sömürge devletleri olarak yükselen İngiltere ve Hollanda tarafından el konulmaya başlandı.

İspanyol deniz gücü, İngiltere’ye karşı girişilen mücadelede ağır bir mağlubiyete uğradı (1588).

Fransa ile İspanya arasında 1652’den itibaren bir savaş sürmekteydi. Otuz Yıl Savaşları’nı hezimetle kapatan Almanya’dan artık herhangi bir yardım ummayan İspanya, aynı zamanda kıta dışında kendi sömürge imparatorluğunu da Hollanda ve İngiltere’ye karşı korumak zorunda kaldı. İspanya’nın bu durumu sömürgecilik tarihinde yeni birçağın başlamak üzere olduğunun işaretiydi. Artık dünyanın papaların aracılığıyla İspanya ve Portekiz  arasında bölüşüldüğü devirler geçmiş ve yapılan anlaşmalar geçerliliklerini kaybetmişti. Böylece dünyanın yeniden paylaşılması söz konusu oldu. Nitekim birçok eski İspanyol ve Portekiz sömürgesi Hollanda ve İngiltere’nin eline geçti.




 

Fransa Siyaseti ve Sömürgeciliği

Fransa, XVI. yüzyılda sanayi ve ticaretin, özellikle de deniz ticaretinin güçlenmesi ile deniz aşırı boyutlarda genişlemeye başladı.                                                                                                        1580’li yıllardan sonra sömürge politikasına hız verdi. İlk sömürgeleri Güney ve Kuzey Amerika’da Karayip Denizi ve adaları oldu. Bu adalar hem İspanyol-Orta Amerikası’na bir giriş kapısı durumundaydı hem de zengin şeker kamışı ürünü ile dikkatleri üzerlerine çekmekteydi.

Bu bölgeye yönelik mücadelelerde Fransa, İngiltere’ye karşı başarılı olamadı.

Fransa, İngiltere ile birlikte zamanla sömürge dünyasının en büyük isimleri hâline geldi. Fransa  sömürgeci ülkeler arasında ilk defa Afrika Kıtası’na yönelen ülke oldu.Senegal ile başlayan Afrika sömürgeciliğinde en büyük gelir kaynağını köle ticareti teşkil etti.                                                          Buradan toplanan zenci köleler Kuzey ve Güney Amerika’daki sömürge topraklarına yerleştirildi. Fransa’nın yayılmacı politikası, başta İngiltere olmak üzere Hollanda, İsveç ve İspanya’yı rahatsız etti. Fransa, Avrupa dışındaki sömürgelerinin pek çoğunu, rakibi   olan İngiltere’ye terk etti (1763)

 İngiltere’nin Denizaşırı Güç Hâline Gelmesi

İngiltere, , dünya tarihinin seyrini değiştiren ve yönlendiren politika ve stratejilerin ilk uygulayıcısı oldu. İngiltere, başta Amerika Kıtası olmak üzere yeni keşfedilen bölgelere kendi halkını yerleştirdi. Bu sayede hâkimiyet alanını genişletirken bir

taraftan da bu bölgelerden ülkesine ham madde akışını sağladı. Bunun yanında Avrupa’daki savaşları kendi sömürge imparatorluğunu genişletmek için fırsat olarak gördü. 

Kıta Avrupası’nda takip ettiği denge politikasında başarılı oldu ve Avrupa’nın hakemi
durumuna yükseldi. Mali yönden Avrupa devletlerinin finans kaynağı durumuna geldi. Avrupa’da sürdürülen her savaş İngiltere için bir kazanç kapısı oldu.

İngiltere’nin denizlerdeki askerî üstünlüğü ve deniz ticareti sayesinde zenginleşmesi, denizaşırı ülkelerdeki İngiliz asıllı yatırımcıların güçlenmesini sağladı.

İngiltere, 1580’de Levant Company’i (Livınt Kampani-Doğu Akdeniz Ticaret Şirketi) kurdu.

Bu şirket, XVII. yüzyıldan itibaren ise neredeyse ticari bir tekel hâline dönüştü

Böylece İngiltere, doğudan batıya büyük bir coğrafyadaki kaynakları kontrol eden bir deniz imparatorluğu hâline geldi. Bu süreçte en önemli rakibi Hollanda oldu. İngiltere, 1714’te Cebelitarık’ı işgal ederek Fransa ve İspanya’nın deniz güçlerini etkisiz hâle getirdi.

XVIII. yüzyılın başlarında Avrupa deniz gücü denklemine Rusya da dâhil oldu. İngiltere, Rus deniz gücünü Baltık bölgesindeki İsveç hâkimiyetine karşı bir denge olarak düşündüğü için Rus gemilerine limanlarını açtı, personel takviyesi yaptı, eğitim ve lojistik destek sağladı. İngiltere, Fransa ile Yedi Yıl Savaşları’na (1756-1763) girerken hem Amerika Kıtası’nda hem de Hint Okyanusu’ndaki sömürgelerine kuvvet ayırmak zorunda kaldı.

http://kvira.ge/wp-content/uploads/2014/11/2015070216005767247-351x185.jpg


İngiltere XVIII. yüzyılda hızla güçlenmiş, topraklarını Fransa ve İspanya aleyhine

genişleterek büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştur. Kıtalara yayılmış geniş toprakları,güçlü donanması ve siyasi nüfuzu ile İngiltere’ye bu dönemde “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanı verilmiştir. Bu unvanın verilmesinin nedeni İngiltere’nin kuzey yarım kürede, sömürgelerinin ise güney yarım kürede bulunmasıdı.BİLGİ NOTU

 

Hollanda’nın Sömürge İmparatorluğuna Dönüşümü

Westphalia Barışı (1648) ile İspanya, Hollanda’nın bağımsızlığını resmen tanıdı. Hollanda,XVII. yüzyılda ticaret ve gemiciliğin gelişmesiyle hızla zenginleşti. Avrupa ve dünya siyasetinde etkili olmaya başladı.                         1602 yılında kurulan Birleşik Doğu Hindistan Şirketi ile kısa sürede baharat, tekstil ürünleri, kahve, çay, tütün, kereste, demir, bakır, altın, gümüş, porselen ve boya gibi birçok ürünün ticaretini yaptı.                                                         Bu şirket aracılığı ile Seylan (Sri Lanka), Cava, Sumatra ve Güney Afrika’da sömürgeler, 1623’te kurulan Batı Hindistan Şirketi aracılığı ile de Brezilya’da topraklar elde etti. Ekonomik gelişmelerle birlikte güçlenen varlıklı tüccar ve bankerler Hollanda’da aristokratik bir cumhuriyetin de temellerini attı.

XVII. yüzyılda birçok sömürgeye sahip olan Hollanda, kıtalar arası deniz ticaretini elinde tuttuğu için dünya ekonomisinin en güçlü devletlerinden biri oldu.                                                                                                         Hollanda, uluslararası doğu-batı ticaretine hâkim olduğu gibi köle ticaretinin de büyük kısmını elinde tuttu.


1795’ten 1815’e kadar Fransız istilâsına maruz kalan Hollanda, elindeki teknelerin çoğunu kaybetti ve kolonilerinin önemli bir bölümünü de Uzak Doğu’daki ticari rantı paylaşmak istemediği İngilizlere kaptırdı. Mali durumun bozulması üzerine Batı ve Doğu Hindistan şirketlerini de feshetmek zorunda kaldı.


    ÖDEV SORULARI

1.OSMANLI DEVLETİ'NİN  XVIII YÜZYILDA TİCARİ VARLIĞINI KORUMAK İÇİN ALDIĞI TEDBİRLER NELERDİR?YAZINIZ.

2.OSMANLI DEVLETİ’NİN DENİZ TİCARETİNDE BUNALIM YAŞAMASININ SEBEPLERİ NELERDİR?

3.COĞRAFİ KEŞİFLERİN SONUÇLARINDAN 5 TANESİNİ YAZINIZ.

4.COĞRAFİ KEŞİFLER HANGİ ÜLKELER TARAFINDAN BAŞLATILMIŞTIR? COĞRAFİ KEŞİFLERİN SEBEPLERİ NELERDİR?