11.SINIFLAR

Newtoncu Fizik ve Bilim Devrimi

                                             Newtoncu Fizik ve Bilim Devrimi

Orta Çağ boyunca Katolik Kilisesi Dünya'nın evrenin merkezi olduğu düşüncesini benimsemişti. Bilim Devrimi ile birlikte Güneş merkezli bir evren sisteminin varlığı kabul edildi.

Newton, ışığın özellikleri üstüne yaptığı araştırmalarla gelişmiş bir teleskop icat etti. Yer çekimi kanunu üzerine çalışma yaparken yüksek matematiğin temeli olan kalkülüs formülü buldu.
Newton'ın evreni kontrol eden mekanik kuvvetler analizi Kopernik'in, Kepler’in ve Galileo’nun buluşlarını doğruladı
Newton, çağdaş anlamda bilimi kuran ve bilimsel düşünüşün en gelişmiş örneğini ortaya koyan bir bilim insanıydı.

Sekülerleşme
Sekülerizm, dinî olanın karşıtı anlamına gelmektedir. Sekülerizm, bir düşünce akımı veya bir
hayat tarzı olarak Protestan ülkelerde ortaya çıkan bir düşüncedir
sekülerizm de din, kamu hayatından giderek ayrıştırılmış, kişiye özel hâle getirilerek manevi dünyanın inşasına kaydırılmıştır.

SOSYA-EKONOMİL ETKENLER
Merkantilizm ve Burjuva Sınıfı
Merkantilizm, bir ülkenin zenginliğini, sahip olduğu altın ve gümüş gibi değerlere bağlayan, bu madenlerin dış pazarda satımını arttıran iç pazarda satımını engelleyen ekonomik doktrindi
MERKANTALİZM: bir milletin ekonomik gücünü ve zenginliğini en üst düzeye çıkarmak amacını güden ekonomi modeli"dir
Merkantilist anlayış, Coğrafi Keşifler sonrasında Avrupa'da ortaya çıkmıştır.
İç ve dış ticarete önem veren Avrupalıların yeni ticaret yolları bulmalarında ve sömürgecilik yarışına girmelerinde merkantilist anlayış etkili olmuştur.
Coğrafi Keşifler ile ticarette gittikçe zenginleşen burjuva sınıfı doğdu. Bu sınıf sonraki yüzyıllarda Avrupa siyasetinde önemli rol oynadı. Feodal sistemin çöküşüyle özerkliği elinde bulunduran şehirlerde yaşayan burjuva sınıfı, yönetimde ve ticarette söz sahibi oldu.

KIRDAN KENTE GÖÇ
SEBEPLERİ:

1.Nüfus artış oranlarının yükselmesi.
2.Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan tarım, hayvancılık vb. kaynak yetersizliğinden dolayı köylü isyanlarının çıkması.
3.Sömürgelerinden getirtilen köleler.
4.Tarımda insan gücüne olan ihtiyaç azalması.
Askerî ve Teknolojik Etkenler
ATEŞLİ SİLAHLAR VE YENİ GEMİ TÜRLERİ
XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ateşli silahların etkin bir şekilde
kullanılmaya başlanması Avrupa'da Askerî Devrim'in başlangıcı oldu. Ateşli silahların icadıyla küçük prenslikler ve şehir devletlerinin en büyük dayanağı olan Orta Çağ kale surları aşılabilir hâle geldi. Bu olay feodaliteyi zayıflattı
Feodal sistemin çökmesiyle ordu yapıları değişti.
Ağır atlı birliklerden vazgeçildi.Bunun yerine sayıca fazla, daha ekonomik olan hafif silahlı piyadeler ön plana çıktı.

A
vusturya ve Fransa ile savaşan İtalyan şehir devletleri büyük bir orduya sahip olmadıkları için kale savunmasında yeni bir model geliştirdi  Bu yeni modelde kalelerin duvarları daha alçak ve kalın yapıldı. Kaleleri daha güçlü savunmak, çapraz ateş gücünü sağlamak için yıldız şeklinde inşa edildi.
XVI. ve XVII. yüzyıllarda hafif ateşli silahların etkisi kademeli olarak arttı. Eski model tüfeklerin yerini önce fitilli sonra da çakmaklı tüfekler aldı.                                                                                              Yeni tüfeklerin daha az fiziksel güce ihtiyaç duyması ve daha etkin kullanılması sonucunda ordularda tüfekli piyade asker sayısı arttı.
1470 ile 1570 yılları arasında deniz savaşlarında da büyük değişiklikler yaşandı.bu değişikler:
1.Okyanus şartlarına uyarlanan carrackın (karak) yanı sıra caravel (karavel) denilen başka modelde gemiler uzak yolculuklara uygun
hâle getirildi.                                                                                          2.1570'lerden itibaren gemilerde kullanılan demir topun ucuzlaması ve kullanımının yaygınlaştı.                                                                         3.Deniz faaliyetlerinin finansmanında devlete düşen rolün arttı.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında devletlerin deniz gücünü oluşturmak
için iki yolu vardı.                                                                                         1. kendi filosunu güçlendirmek,
2.Ticaret gemilerini kullanmak.
XVI. yüzyılın sonunda kadırgaların yerini kalyon gemileri
aldı  Kalyonların geniş kargo kapasitesi ve seyir gücünün yüksek olması deniz savaşlarına ve ticarete yeni usulleri de beraberinde getirdi
https://media2.fdncms.com/riverfronttimes/imager/u/mobilestory/2490213/1577088.0.jpeg

XVII ve XVIII. Yüzyıllarda Avrupa’da Düşünce Alanında Değişimler
Aydınlanma düşüncesi ile Avrupa’daki bilimsel, sosyal, siyasi ve
ekonomik gelişmelere öncülük eden bazı düşünürler orta sınıfın
yükselmesini etkilemiştir. Bu düşünürler ve fikirleri:

Copernicus (1473-1543)
https://serhatengul.com/wp-content/uploads/2018/10/Nikolas-Kopernik-Kimdir-768x288.jpg

Krakow (Krakov) Üniversitesinde öğrenim görmüştür. İtalya’da astronomi üzerinde çalışmalar yapmıştır. Hekimlik ve ressamlık
da yapmıştır. Polonyalı din adamı, matematikçi ve astronom
Kopernik, Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü tezinin öncülüğünü yapmıştır.
Astronomi alanında öncü olan Kopernik, kendinden sonra gelen Kepler ve Galileo için esin kaynağı olmuştur.
Kopernik, evrenin Güneş merkezli olduğunu ve Dünya’nın döndüğünü bilimsel temellere oturtmuştur.
Thomas More (1478-1535)
http://bookstar.kiev.ua/wp-content/uploads/images/utopia-izd-1997-g.jpg

Thomas More’a (Tamıs Mor) göre İngiltere’de Sanayi Devrimi için gerekli kapital, zirai üretimden sağlanan artı değerlerden elde edilmiştir.                                                                                                           Sanayi kapitalistlerinin bir bölümünün daha önceleri büyük çiftçiler olduğunu,bunların varlık kazanabilmeleri için ise başkalarının
topraksızlaştırıldığını ifade etmiştir.
Topraksızlaştırılan bu çiftçiler kente göç ettikten sonra işsizlik, açlık ve çeşitli suçlar baş göstermiştir. Toplumsal karışıklıkların temelinde eski feodal toprak düzeninin bozuluşu bulunmaktadır.
Utopia (Ütopya) adlı eserinde özel mülkiyetin bulunmadığı
toplumsal bir düzen tasarlamaktadır. More  koyu bir Katolik Hristiyan olarak bu görüşünü dine dayandırmaktaydı.
Herkese imkân eşitliği tanınacak ve sınıfsız bir toplum düzeni oluşacaktı.
More açısından yönetici, seçimle işbaşına gelmeli ve görevini kötüye kullanmadığı sürece işbaşında kalmalıdır.                                                    Halk kurultaylarında ülke meseleleri konuşulmalı,                           Savaş gerektiğinde savunma amaçlı yapılmalıdır.                                    Bütün çocuklara kurumsal eğitim verilmeli, yetenekli olanları bilime ve
bilgeliğe yönlendirilmelidir.                                                                        Hastalar, düşkünler kendi başlarına bırakılmamalıdır. Toplum tarafından gözetilip korunmalıdırlar.
Thomas More, Sanayi Devrimi'nden çok sonra uygulamaya koyulan kadın erkek eşitliği, çalışma saatlerinin sınırlandırılması, temel eğitimin genel, parasız ve zorunlu olması, sağlık
hizmetlerinin devletçe yerine getirilmesi, yaşlıların ve düşkünlerin devletçe gözetilmesi gibi görüşlerin öncüsü sayılır.
Jean Jacques Rousseau (1712-1778)
https://img.haikudeck.com/mg/8FD5B3D0-2D7A-4701-857D-BAA2D31BD3B1.jpg

Jean Rousseau’ya (Jan Jak Russo) göre her türlü kötülüğün
kaynağı,  mülkiyet fikrinin varlık kazanmasıdır. O'na göre mülkiyetin ortaya çıkması ile sınıf kavgası çıkmış, siyasal iktidar da bu sınıf kavgasının sonucunda biçimlenmiştir.
“İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı” adlı eserinde reformlarla işlerin düzelemeyeceğini,bunun için mülkiyet hakkının ortadan kalkması gerektiğini  savunmuştur.                                                           “Toplum Sözleşmesi” adlı eserinde ise olan olmuş gibi düşününerek mülkiyeti  kabul etmiş ancak mülkiyetele ilgili kanunların düzenlenmesi gerektiğini önermiştir.
Rousseau “Toplum Sözleşmesi” adlı eserinde toplum düzeninin
sözleşmelere dayandığını vurgulamakta ve devleti yüceltmektedir.
Toplum sözleşmesi ile oluşan devlet, egemen güçtür. Egemenlik bölünemez. Bu nedenle de kuvvetler ayrılığı ilkesi kabul edilemez.   Rousseau,  Devlet otoritesine karşı çıkan bütün hareketleri ve destekçilerini halk düşmanı olarak görmüştür.
Immanuel Kant (1724-1804)
https://i.ytimg.com/vi/bLOpkdEc1_w/maxresdefault.jpg



“Sürekli Barış Projesi” adlı eserinde toplum sözleşmesini dönüştürerek ele alır. Kamusal otoritenin temelini oluşturmada aklı öne çıkarır
Kant’a göre doğa, insanları amaçlarına doğru götürürken
evrenselleştirir. Doğa, amaçlarını sıradan bir biçimde siyasete
verir ve insan türünün bütün dünyada gelişmesine ve de kültür oluşturmasına imkân verir.
Kant'a göre yurttaşlık,genel yasa karşısında bağlılık statüsü değildir. Eşit kardeşlik durumunda olan herkesin hakkıdır.
Buna uygun olan tek siyasal biçim temsilî sistem ve güçler ayrılığını işleyen
cumhuriyetçi biçimdir. Sadece belli bir ücreti ödeyenlerin seçme ve seçilme hakkı vardır
İşçi ve hizmetkâr sınıfını yurttaş olarak kabul etmez. O  evrensel ahlakı öne alan orta sınıfı savunur ve onları gerçek yurttaş olarak kabul eder.

                   ÖDEV SORULARI
1.Ortaçağda ve bilim devriminden sonra evrenin merkezi ne olarak kabül edilmişti?
2.Newton'un buluşları nelerdir?Yazınız.
3.Sekülerizm nedir?Tanımlayınız.
4.Merkantalizm nedir*Tanımlayınız.
5.Kırdan kente göçün sebeplerinden üç tanesini yazınız.
6.Feodal sistemin çökmesiyle ordu yapılarında meydana gelen değişikleri yazınız.
7.1470 ile 1570 yılları arasında deniz savaşlarında meydana gelen değişikleri yazınız.
8.Kopernik hangi tezin öncülüğünü yapmıştır?
9.Thomas More’a göre toplumsal karışıkların temelinde ne vardır?Thomas More'nun eserinin adı nedir?
10.Jean Rousseau'nun eselerinin adını yazınız.
11.Kant'a göre yurttaşlığın tanımını yazınız.